KORONAVİRÜS ve KORUNMA YOLLARI
Koronavirüsler (CoV) 21. yüzyılda keşfedilmiş ve 1960’dan sonra insanlarda hafif solunum yolu hastalıklarına neden olduğu anlaşılmış, tüm dünyada yaygın bulunan virüslerdir. 2002 yılında büyük önem kazandılar. Çin’de Guandong eyaletinde ortaya çıkıp, bütün dünyayı tehdit eden bu enfeksiyon, bir yıl içinde 30 ülkeye yayılarak, aralarında sağlık çalışanlarının da bulunduğu 8373 kişide hastalığa ve 774 kişinin ölümüne yol açtı. Bu salgın dünya çapında turizm ve seyahat kısıtlamaları ile birlikte, birçok ülkede yatırım ve ticaret anlaşmalarının bozulmasına ve maddi zarara neden oldu.Yüksek mortalite ile seyreden ağır pnömoni tablosuyla tüm dünyayı tehdit eden bu hastalığa “Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS) adı verildi (Türkçe olarak akut şiddetli solunum yetmezliği sendromu olarak dile getirilebilir). Bilim insanları, bu sendroma yol açan etkenin, önceden insanda hastalık yaptığı bilinmeyen yeni bir CoV varyantı olduğunu kısa sürede ortaya çıkardılar ve bu varyanta SARS-CoV adı verildi. Neyse ki, korkutucu senaryolar gerçekleşmedi ve SARS, alınan önlemler sayesinde 2003 yazında ortadan kayboldu.
Koronavirüslerin insanlarla olan macerası bu kadarla kalmadı ve dünya çapındaki tehditlerinden on yıl sonra, yeni bir koronavirus, daha korkutucu bir senaryo ile sahneye çıktı. 2012 yılının Haziran ayında, Suudi Arabistan’da pnömoni ve böbrek yetmezliği ile kaybedilen bir viral pnömoni olgusunda yeni bir koronavirus tespit edildiği bildirildi. Birkaç gün sonra Suudi Arabistan’a seyahatten dönen Katarlı bir hastanın, çok benzer belirtilerle kaybedildiği rapor edildi. Bundan kısa süre önce, 2012 yılının Nisan ayında, Ürdün’de bir yoğun bakım çalışanları arasında ortaya çıkan bir salgında, enfeksiyonlu olguların saklanmış serumlarında da bu yeni koronavirusun varlığı doğrulandı. Kısa sürede Arap Yarımadası’nda ortaya çıkan bu gizemli ve ölümcül viral pnömoni salgınından sorumlu olan bu yeni koronavirüse Türkçede “Ortadoğu solunum yetmezliği sendromu koronavirüsü” olarak dile getirilebilen, “Middle East respiratory syndrome coronavirus” (MERS-CoV) adı verildiği açıklandı.
Bugün Çin’de (Wuhan’da) ilk vaka ile ortaya çıkan Koronavirüslerin yeni bir varyasyonu ile tekrar karşı karşıyayız; Covid-19. Bu yeni varyasyon yakın temas ile insandan insana bulaşabiliyor. Virüsün inkübasyon süresi yaklaşık 14 gündür. Hastalığın bulaştığı kişi iki hafta kadar bir süre hastalığa dair smptom göstermeden yaşamına devam eder. Enfekte hastanın öksürüğü, hapşırığı, vb ile gelen enfekte damlacıklar bir diğer kişiye ağzı, burnu, gözleri aracılığıyla hastalığı bulaştırabilir. Hastalığın ilk belirtileri öksürük, ateş, ağrı, ishal, solunum yetmezliğidir. İlerleyen olgularda pnömoni, sepsis, septik şok, ARDS (Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu – Acute Respiratory Distress Syndrome), akut böbrek ya da kalp yetmezliği, çoklu organ yetmezliği ile ölüme götürebilir. Vakaların %80’i hastalığı hafif düzeyde atlatmaktadır. Peki korunmak için ne yapmalıyız?
- Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun. Bunun için;
- Sigara içmeyin.
- Alkol kullanmayın.
- İdeal kilonuz ulaşın ama çok düşük kalorili diyetlerle değil, gereksinmelerinize uygun planlanmış bir beslenme programı ile hedef kilonuza ulaşın. Çünkü, vücutta lüzumundan fazla bulanan yağ dokusunun kendi kendine toksin üretme kabiliyeti vardır.
- İşlenmiş besin kullanmayın. Herşeyin doğal olanını seçin.
- Mevsimine uygun sebze ve meyveleri tüketin.
- Hergün bir avuç çiğ kuruyemiş (yağlı tohum; çiğ badem, çiğ fındık, çiğ yer fıstığı, çiğ kabak çekirdeği, çiğ kaju gibi) tüketin.
- Hergün 1 su bardağı (200 ml) kefir, bir kase (150 ml) ev yapımı yoğurt tüketin.
- Hergün bir yumurta tüketin. Unutmayın, yumurta kolesterolü yükseltmez.
- Kırmızı et tüketiminizi abartmayın.
- Hergün yeterli miktarda bağışıklık sistemini güçlendiren vitamini doğal kaynaklarından almaya çalışın.
- E vitamini: Turp, buğday ruşeymi, tam tahıllar, çiğ badem, çiğ ay veya kabak çekirdeği, yer fıstığı ezmesi, koyu yeşil yapraklı sebzeler.
- A vitamini: Süt ve ürünleri, havuç gibi turuncu renkli sebze ve meyveler, yumurta, patates, yeşil renkli sebzeler, greyfurt.
- Çinko: Ispanak, kuşkonmaz, mantar, susam, tahin, kurubaklagiller, bulgur, kaju, mayalı ekmek, yumurta, peynir, deniz mahsülleri, kırmızı et.
- Bakır: Kaju, sarımsak, maydanoz, bal kabağı, kuru baklagiller, et türleri, susam, tahin, mantar, ıspanak, pazı, kabak, ananas, avokado, pancar.
- B1 vitamini: Tam tahıllar, soya fasulyesi, ay çekirdeği (çiğ), yer fıstığı (çiğ).
- C vitamini: Turunçgiller, brokoli, kuşkonmaz, kivi, kırmızı biber, maydanoz, papaya.
- Demir: Hayvansal kaynaklı besinler, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller
- Folik asit: Pazı gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kuşkonmaz, yumurta, pancar, brüksel lahanası, brokoli.
- B6 vitamini: Ispanak, karnabahar, kırmızı biber, tam tahıllar, kurubaklagiller, muz, yağlı tohumlar, patates.
- B12 vitamini: Sadece hayvansal kaynaklı besinler.
- B5 vitamini: Mantar, buğday ruşeymi, pekmez.
- Fitokimyasallardan zengin beslenin. Hergün tarçın, sarımsak, zencefil ve zerdeçal tüketin.
- Akdeniz diyeti örüntüsüne yakın beslenin.
- D vitamini yetersizliğiniz varsa, bol bol açık havada güneşlenin ve D vitamini takviyesi alın.
- Doktorunuzundan izin alarak omega 3 yağ asidi desteğine başlayın.
- Posalı beslenin. Haftada 2-3 kez kurubaklagil (nohut, yeşil mercimek gibi) tüketin. Hergün tam tahıllı besin tüketin (çavdar ekmeği, ekşi maya ekmek, bulgur, kara buğday gibi)
- Günde bir kez 2 küçük kare bitter çikolata yiyin.
- Renkli beslenin. Her renk doğal besinden hergün yemeye çalışın.
- Turuncu-kırmızı: havuç, kumkat, balkabağı, elma, patates, kurufasulye, ahududu.
- Sarı: ananas, nohut, kış kabağı, soğan, bezelye, şalgam, cennet hurması.
Yeşil: brüksel lahanası, brokoli, kabak, armut, koyu yeşil yapraklı sebzeler -ıspanak, pazı gibi-.
- Mor-mavi: yaban mersini, kuru üzüm, pancar, kuru erik.
- Şeker ve şekerli yiyecekleri tüketmeyin.
- Hergün en az 2 litre su, 1 küçük şişe maden suyu için.
- Hergün 6 ila 8 saat karanlıkta, derin uyuyun. Günün son öğününde kafeinli yiyecek ya da içecek tüketmeyin. Gece lambası kullanmayın.
- Eklem sorununuz yoksa ya da çok şişman değilseniz hergün en az 20 dakikalık doğa yürüyüşlerine çıkın.
- Ruhunuzu dinlendirin, stresten arının, gereksiz endişe ve korku sahibi olmayın. Psikolojik stresin artması da bağışıklık sistemini zayıflatır.
- Ilık bir duş alın, yoga yapın, egzersiz yapın.
- Ellerinizi yıkamadan ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmayın.
- Ellerinizi bol sabunlu su ile en az 20 saniye ovuşturarak yıkayın.
- Alkol oranı en az %60 olan el dezenfektanları kullanın.
- Hastalığın bulaştığı kişilerle temasa geçmeyin.
- Hastalığın bulaştığı kişilerin kişisel eşyalarını kullanmayın.
- Yurt dışından yeni gelen kişilerle iki hafta süreyle temasa geçmeyin.
2019-nCoV için henüz net bir tedavi bulunamamıştır. Ancak, komplikasyonları ve organ hasarını engellemek amacıyla koruyucu ve destekleyici tedaviler uygulanmaktadır. Bitkilerde bulunan flavonoidler gibi birçok biyoaktif bileşenin antiviral etki gösterdiği rapor edilmiştir. Son yayınlanan bir araştırmada Covid-19’un muhtemel inhibitörleri (baskılayıcıları) olarak kaempferol, quercetin, luteolin-7-glucoside, demethoxycurcumin, naringenin, apigenin-7-glucoside, oleuropein, curcumin, catechin, epicatechingallate, gingerol ve allicin bildirilmiştir. Hatta bu bitkilerin HIV tedavisinde kullanılan “nefinavir”den ve “lopinavir”den sonra en etkili biyolojik yanıtı başlatan moleküller olduğu bildirilmiştir. Bu anlamda araştırmada adı geçen bitkiler (etkinliği en yüksekten başlayarak, sırasıyla);
- Kaempferol (tere, roka, ıspanak, alaturp, şalgam ve şalgam yaprakları, yaban mersini, karpuz, kivi, lahana, fasulye, çay, çilek, kayısı, şeftali, vişne ve brokoli)
- Quercetin (Elma, çilek, yaban mersini, ahududu, üzüm, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, lahana, şalgam, kapari, kuru soğan, kırmızı soğan, taze soğan, çay, domates, yağlı tohumlar (çiğ bademi çiğ yer fıstığı gibi), kabak, yeşil yapraklı sebzeler, Ginkgo biloba, Hypericum perforatum, ambucus canadensis preparatları, bal)
- Luteolin-7-glucoside (Papatya çayı, brokoli, kavun, balkabağı, yaban mersini, maydanoz, roibos çayı, çemenotu, nane, kekik, biberiye, bezelye, nohut, üzüm, bal, adaçayı, yeşil çay, siyah çay, oolong çayı)
- Naringenin (Greyfurt -ilaç kullanıyorsanız greyfurt tüketmeyin-, bergamot, portakal, vişne, domates, kakao, kekik, nane, bezelye, pamelo, turunç)
- Apigenin-7-glucoside (Papatya çayı, maydanoz, roibos çayı, çemenotu, bergamot, nane, kekik, mandalina, turunç, portakal, kumkat, siyah zeytin, bezelye, beyaz ve kırmızı şarap,
biberiye, adaçayı, yeşil çay, siyah çay, oolong çayı, ıspanak, kereviz, enginar, şalgam, buğday ruşeymi)
- Oleuropein (Zeytin ve zeytinyağı),
- Demethoxycurcumin ve curcumin (Zerdeçal)
- Catechin (Çay yaprakları, kırmızı şarap, bakla, üzüm -çekirdekli üzüm-, kayısı, çilek, ahududu, yaban mersini)
- Epigallocatechin (elma, yabanmersini, bakla, vişne, siyah ve çekirdekli üzüm, armut, ahududu, çikolata)
- Gingerol (Zencefil)
- Allicin (Sarımsak).
Son Yazılarım
KAHVENİN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİSİ
Sabah kahvemi yudumlarken size 1000 yıldır hayatımızda olan kahvenin sağlığımız üzerindeki etkilerinden bahsedeyim istedim. Kahve doğru miktar ve şekilde tüketildiğinde faydalı olabilir. Peki, ya çok tüketiyorsak? Gelin birlikte bakalım;☕️Kahve antioksidantlardan zengin bir içecektir (metilksantin, teobromin, teofilin, klorojenik asit, ksantin). Kahvenin sağlığımız üzerindeki etkisini konuşurken kafein içeriğinin önemli olduğunu söylemeliyim. Kahvenin hazırlanma şekline göre kafein içeriği […]
HİPERTROİDİ ve BESLENME
Tiroid bezi insan vücudundaki salgı bezlerinin en büyüğüdür. İnsan vücudunda iyot içeren yegane moleküller olan tiroid hormonlarını sentezler. Troid bezinden salgılanan bir hormon olan kalsitonin kalsiyum metabolizmasında önemli rol oynar. Bu nedenle troid bezinin çalışma düzenindeki bir aksaklık kemik sağlığını da olumsuz yönde etkileyebilir. Kanda troid hormonlarının fazlalığının başlıca sebepleri ve türleri şöyledir; Tirotoksikoz: Kaynağı […]
Yemek Tarifleri
ANNE SÜTÜ ARTIRAN TARİFLER
ANNE SÜTÜ ARTIRAN TARİFLER Tarif 1: • 1 su bardağı günlük sütü ısıtın,• Yarım su bardağı bulgur ayıklayın, yıkayın, kapaklı cam bir kabın içine koyun,• Bulgurun üzerine sıcak sütü dökün ve dinlendirmeye bırakın,• Bu karışımın üzerine 2 avuç siyah ve çekirdekli kuru üzüm atın, • Gün içinde tüketin.• Hergün taze hazırlayın.• Her tüketim sonrası 1 […]
MEKSİKA USULÜ FASULYE BURGER
MEKSİKA USULÜ FASULYE BURGER İçindekiler: 1 küçük boy rendelenmiş havuç 1 su bardağı kuru fasulye ½ su bardağı doğranmış yeşil biber Rendelenmiş kuru soğan Salsa sos 1 su bardağı kurutumuş, ufalanmış tam tahıllı ekmek içi ½ su bardağı tam tahıllı un ½ tatlı kaşığı karabiber Tuz Tam tahıllı hamburger ekmeği veya yumurtasız ekmek Hazırlanışı: […]
KORONAVİRÜS ve KORUNMA YOLLARI
Koronavirüsler (CoV) 21. yüzyılda keşfedilmiş ve 1960’dan sonra insanlarda hafif solunum yolu hastalıklarına neden olduğu anlaşılmış, tüm dünyada yaygın bulunan virüslerdir. 2002 yılında büyük önem kazandılar. Çin’de Guandong eyaletinde ortaya çıkıp, bütün dünyayı tehdit eden bu enfeksiyon, bir yıl içinde 30 ülkeye yayılarak, aralarında sağlık çalışanlarının da bulunduğu 8373 kişide hastalığa ve 774 kişinin ölümüne yol açtı. Bu salgın dünya çapında turizm ve seyahat kısıtlamaları ile birlikte, birçok ülkede yatırım ve ticaret anlaşmalarının bozulmasına ve maddi zarara neden oldu.Yüksek mortalite ile seyreden ağır pnömoni tablosuyla tüm dünyayı tehdit eden bu hastalığa “Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS) adı verildi (Türkçe olarak akut şiddetli solunum yetmezliği sendromu olarak dile getirilebilir). Bilim insanları, bu sendroma yol açan etkenin, önceden insanda hastalık yaptığı bilinmeyen yeni bir CoV varyantı olduğunu kısa sürede ortaya çıkardılar ve bu varyanta SARS-CoV adı verildi. Neyse ki, korkutucu senaryolar gerçekleşmedi ve SARS, alınan önlemler sayesinde 2003 yazında ortadan kayboldu.
Koronavirüslerin insanlarla olan macerası bu kadarla kalmadı ve dünya çapındaki tehditlerinden on yıl sonra, yeni bir koronavirus, daha korkutucu bir senaryo ile sahneye çıktı. 2012 yılının Haziran ayında, Suudi Arabistan’da pnömoni ve böbrek yetmezliği ile kaybedilen bir viral pnömoni olgusunda yeni bir koronavirus tespit edildiği bildirildi. Birkaç gün sonra Suudi Arabistan’a seyahatten dönen Katarlı bir hastanın, çok benzer belirtilerle kaybedildiği rapor edildi. Bundan kısa süre önce, 2012 yılının Nisan ayında, Ürdün’de bir yoğun bakım çalışanları arasında ortaya çıkan bir salgında, enfeksiyonlu olguların saklanmış serumlarında da bu yeni koronavirusun varlığı doğrulandı. Kısa sürede Arap Yarımadası’nda ortaya çıkan bu gizemli ve ölümcül viral pnömoni salgınından sorumlu olan bu yeni koronavirüse Türkçede “Ortadoğu solunum yetmezliği sendromu koronavirüsü” olarak dile getirilebilen, “Middle East respiratory syndrome coronavirus” (MERS-CoV) adı verildiği açıklandı.
Bugün Çin’de (Wuhan’da) ilk vaka ile ortaya çıkan Koronavirüslerin yeni bir varyasyonu ile tekrar karşı karşıyayız; Covid-19. Bu yeni varyasyon yakın temas ile insandan insana bulaşabiliyor. Virüsün inkübasyon süresi yaklaşık 14 gündür. Hastalığın bulaştığı kişi iki hafta kadar bir süre hastalığa dair smptom göstermeden yaşamına devam eder. Enfekte hastanın öksürüğü, hapşırığı, vb ile gelen enfekte damlacıklar bir diğer kişiye ağzı, burnu, gözleri aracılığıyla hastalığı bulaştırabilir. Hastalığın ilk belirtileri öksürük, ateş, ağrı, ishal, solunum yetmezliğidir. İlerleyen olgularda pnömoni, sepsis, septik şok, ARDS (Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu – Acute Respiratory Distress Syndrome), akut böbrek ya da kalp yetmezliği, çoklu organ yetmezliği ile ölüme götürebilir. Vakaların %80’i hastalığı hafif düzeyde atlatmaktadır. Peki korunmak için ne yapmalıyız?
- Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun. Bunun için;
- Sigara içmeyin.
- Alkol kullanmayın.
- İdeal kilonuz ulaşın ama çok düşük kalorili diyetlerle değil, gereksinmelerinize uygun planlanmış bir beslenme programı ile hedef kilonuza ulaşın. Çünkü, vücutta lüzumundan fazla bulanan yağ dokusunun kendi kendine toksin üretme kabiliyeti vardır.
- İşlenmiş besin kullanmayın. Herşeyin doğal olanını seçin.
- Mevsimine uygun sebze ve meyveleri tüketin.
- Hergün bir avuç çiğ kuruyemiş (yağlı tohum; çiğ badem, çiğ fındık, çiğ yer fıstığı, çiğ kabak çekirdeği, çiğ kaju gibi) tüketin.
- Hergün 1 su bardağı (200 ml) kefir, bir kase (150 ml) ev yapımı yoğurt tüketin.
- Hergün bir yumurta tüketin. Unutmayın, yumurta kolesterolü yükseltmez.
- Kırmızı et tüketiminizi abartmayın.
- Hergün yeterli miktarda bağışıklık sistemini güçlendiren vitamini doğal kaynaklarından almaya çalışın.
- E vitamini: Turp, buğday ruşeymi, tam tahıllar, çiğ badem, çiğ ay veya kabak çekirdeği, yer fıstığı ezmesi, koyu yeşil yapraklı sebzeler.
- A vitamini: Süt ve ürünleri, havuç gibi turuncu renkli sebze ve meyveler, yumurta, patates, yeşil renkli sebzeler, greyfurt.
- Çinko: Ispanak, kuşkonmaz, mantar, susam, tahin, kurubaklagiller, bulgur, kaju, mayalı ekmek, yumurta, peynir, deniz mahsülleri, kırmızı et.
- Bakır: Kaju, sarımsak, maydanoz, bal kabağı, kuru baklagiller, et türleri, susam, tahin, mantar, ıspanak, pazı, kabak, ananas, avokado, pancar.
- B1 vitamini: Tam tahıllar, soya fasulyesi, ay çekirdeği (çiğ), yer fıstığı (çiğ).
- C vitamini: Turunçgiller, brokoli, kuşkonmaz, kivi, kırmızı biber, maydanoz, papaya.
- Demir: Hayvansal kaynaklı besinler, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller
- Folik asit: Pazı gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kuşkonmaz, yumurta, pancar, brüksel lahanası, brokoli.
- B6 vitamini: Ispanak, karnabahar, kırmızı biber, tam tahıllar, kurubaklagiller, muz, yağlı tohumlar, patates.
- B12 vitamini: Sadece hayvansal kaynaklı besinler.
- B5 vitamini: Mantar, buğday ruşeymi, pekmez.
- Fitokimyasallardan zengin beslenin. Hergün tarçın, sarımsak, zencefil ve zerdeçal tüketin.
- Akdeniz diyeti örüntüsüne yakın beslenin.
- D vitamini yetersizliğiniz varsa, bol bol açık havada güneşlenin ve D vitamini takviyesi alın.
- Doktorunuzundan izin alarak omega 3 yağ asidi desteğine başlayın.
- Posalı beslenin. Haftada 2-3 kez kurubaklagil (nohut, yeşil mercimek gibi) tüketin. Hergün tam tahıllı besin tüketin (çavdar ekmeği, ekşi maya ekmek, bulgur, kara buğday gibi)
- Günde bir kez 2 küçük kare bitter çikolata yiyin.
- Renkli beslenin. Her renk doğal besinden hergün yemeye çalışın.
- Turuncu-kırmızı: havuç, kumkat, balkabağı, elma, patates, kurufasulye, ahududu.
- Sarı: ananas, nohut, kış kabağı, soğan, bezelye, şalgam, cennet hurması.
Yeşil: brüksel lahanası, brokoli, kabak, armut, koyu yeşil yapraklı sebzeler -ıspanak, pazı gibi-.
- Mor-mavi: yaban mersini, kuru üzüm, pancar, kuru erik.
- Şeker ve şekerli yiyecekleri tüketmeyin.
- Hergün en az 2 litre su, 1 küçük şişe maden suyu için.
- Hergün 6 ila 8 saat karanlıkta, derin uyuyun. Günün son öğününde kafeinli yiyecek ya da içecek tüketmeyin. Gece lambası kullanmayın.
- Eklem sorununuz yoksa ya da çok şişman değilseniz hergün en az 20 dakikalık doğa yürüyüşlerine çıkın.
- Ruhunuzu dinlendirin, stresten arının, gereksiz endişe ve korku sahibi olmayın. Psikolojik stresin artması da bağışıklık sistemini zayıflatır.
- Ilık bir duş alın, yoga yapın, egzersiz yapın.
- Ellerinizi yıkamadan ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmayın.
- Ellerinizi bol sabunlu su ile en az 20 saniye ovuşturarak yıkayın.
- Alkol oranı en az %60 olan el dezenfektanları kullanın.
- Hastalığın bulaştığı kişilerle temasa geçmeyin.
- Hastalığın bulaştığı kişilerin kişisel eşyalarını kullanmayın.
- Yurt dışından yeni gelen kişilerle iki hafta süreyle temasa geçmeyin.
2019-nCoV için henüz net bir tedavi bulunamamıştır. Ancak, komplikasyonları ve organ hasarını engellemek amacıyla koruyucu ve destekleyici tedaviler uygulanmaktadır. Bitkilerde bulunan flavonoidler gibi birçok biyoaktif bileşenin antiviral etki gösterdiği rapor edilmiştir. Son yayınlanan bir araştırmada Covid-19’un muhtemel inhibitörleri (baskılayıcıları) olarak kaempferol, quercetin, luteolin-7-glucoside, demethoxycurcumin, naringenin, apigenin-7-glucoside, oleuropein, curcumin, catechin, epicatechingallate, gingerol ve allicin bildirilmiştir. Hatta bu bitkilerin HIV tedavisinde kullanılan “nefinavir”den ve “lopinavir”den sonra en etkili biyolojik yanıtı başlatan moleküller olduğu bildirilmiştir. Bu anlamda araştırmada adı geçen bitkiler (etkinliği en yüksekten başlayarak, sırasıyla);
- Kaempferol (tere, roka, ıspanak, alaturp, şalgam ve şalgam yaprakları, yaban mersini, karpuz, kivi, lahana, fasulye, çay, çilek, kayısı, şeftali, vişne ve brokoli)
- Quercetin (Elma, çilek, yaban mersini, ahududu, üzüm, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, lahana, şalgam, kapari, kuru soğan, kırmızı soğan, taze soğan, çay, domates, yağlı tohumlar (çiğ bademi çiğ yer fıstığı gibi), kabak, yeşil yapraklı sebzeler, Ginkgo biloba, Hypericum perforatum, ambucus canadensis preparatları, bal)
- Luteolin-7-glucoside (Papatya çayı, brokoli, kavun, balkabağı, yaban mersini, maydanoz, roibos çayı, çemenotu, nane, kekik, biberiye, bezelye, nohut, üzüm, bal, adaçayı, yeşil çay, siyah çay, oolong çayı)
- Naringenin (Greyfurt -ilaç kullanıyorsanız greyfurt tüketmeyin-, bergamot, portakal, vişne, domates, kakao, kekik, nane, bezelye, pamelo, turunç)
- Apigenin-7-glucoside (Papatya çayı, maydanoz, roibos çayı, çemenotu, bergamot, nane, kekik, mandalina, turunç, portakal, kumkat, siyah zeytin, bezelye, beyaz ve kırmızı şarap,
biberiye, adaçayı, yeşil çay, siyah çay, oolong çayı, ıspanak, kereviz, enginar, şalgam, buğday ruşeymi)
- Oleuropein (Zeytin ve zeytinyağı),
- Demethoxycurcumin ve curcumin (Zerdeçal)
- Catechin (Çay yaprakları, kırmızı şarap, bakla, üzüm -çekirdekli üzüm-, kayısı, çilek, ahududu, yaban mersini)
- Epigallocatechin (elma, yabanmersini, bakla, vişne, siyah ve çekirdekli üzüm, armut, ahududu, çikolata)
- Gingerol (Zencefil)
- Allicin (Sarımsak).